Günümüzde enaniyet çok ileri gittiği, insanlar bencil iğin tesiriyle oturup kalktığı ve dolayısıyla günümüzde bu ölçüde bir “terk mülahazası” mümkün olmayacağı düşüncesinden hareketle olsa gerek, Hz. Pîr, farklı bir yaklaşımla, Dördüncü Mektup’ta;
“Der tarîk-i acz-mendî, lâzım âmed çâr çiz:
Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-i mutlak, şevk-i mutlak, ey aziz!”
der ve günümüzde bu dört esasa sımsıkı sarılmak gerektiğini ifade eder. Yani, insan öncelikle kendinin mutlak âciz olduğunu idrak ve kabul edip “Allah dilemediği sürece ben hiçbir şey yapamam.” anlayışı içinde olmalı. Aynı şekilde kendini öyle fakir bilmeli ki, elindeki sermayenin hepsinin O’nun bahşettiği imkânlar olduğunun farkında bulunmalı.
Âcizlik ve fakirliğine rağmen Cenab-ı Hakk’ın bahşettiği lütuf ve imkânlar karşısında da şükürle gerilip şevkle coşmalı, oturup kalkıp sürekli Allah’a şükretmeli ve doyma bilmez bir aşk u heyecan, bir şevk u iştiyakla O’nu gönüllere duyurma adına koşturup durmalıdır. Hz. Pîr, Yirmi Altıncı Söz’ün Zeyl’inde de, yolunun dört esasını “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” olarak ifade eder ki, bu da ortaya konan sistemin farklı altı derinliğinin bulunduğuna işaret eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder