16 Temmuz 2016 Cumartesi

Cevahir kadrini cevher-fürûşân olmayan bilmez

Aslında aşk, ne ise odur; o, ne tam bir nâr, ne de nurdur. Nâr da, nur da, onun mızrabının dokunduğu tellerden yükselen birer nağme, birer çığlık, birer sevinç, birer hafakandır. Aşk, öyle paha biçilmez bir incidir ki, onun gerçek değerini bilenler de, ancak yine onun pazarında elli defa cevahir peylemiş sarraflar olabilir;

“Cevahir kadrini cevher-fürûşân olmayan bilmez.” 

(M. Lütfî)

Evet, aşkı, tatmayan bilemez.. bilenlerin çoğu da söylemez veya söyleyemez.. söyleseler de, onu âşık olmayanlar anlayamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder