Bazen, mes’âda koşan insanların, daha çok bir nehrin akışına benzeyen çağıltılarına karışarak, karışıp bir koro şivesiyle hislerini dile getirerek.. bazen de hiçbir şey ve hiçbir kimse görmüyor olma ruh hâletiyle, tek başına sa’y ediyormuşçasına, gözünde Hazreti Hacer’in silûeti, elinde gönül kâsesi ve dilinde
“İste peykânın gönül hecrinde, şevkim sâkin et,
Susuzum bir kez bu sahrada benim’çün âre su!
…………….
Bîm-i dûzah nar-ı gam salmış dil-i sûzânıma.
Var ümidim ebr-i ihsanın sepe ol nâre su”
(Fuzûlî)
sözleri, göklerden gelip alevlerini söndürecek bir rahmet bekler.. ve ruhunu yakan kendi ateşiyle beraber, intizarın bitmeyen hasretiyle de kavrulur durur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder