Mecnun, Leyla kendisine bir şeyler verdiğinden dolayı onun arkasından koşmamıştır. Mâşukuna ulaşma pahasına dağları delen Ferhat’ın Şirin’e olan aşkı da karşılıksızdır. Aynı şekilde daha başka âşıkları da mülâhazaya alabilirsiniz. Evet, yüzlerce âşık, karşılığında hiçbir şey beklemeden aşka tutulmuşlardır. Hatta çok defa o âşıklar, aşkıyla yanıp tutuştukları mâşuklarıyla bir araya gelince hayal kırıklığına uğramışlardır. Mesela Fuzûlî’nin tasavvufî espri içinde yazılmış Leyla-Mecnun hikâyesine bakacak olursanız, Mecnun’un Leyla ile kavuşması, onunla Leyla arasına giren bir engel olmuştur. Çünkü onun mâşuku olan Leyla, hayalindeki Leyla’dır. O, kendi duygularında ve kendi his âleminin enginliğinde, kendisine gönlünü verdiği ve dilbeste olduğu Leyla’nın Mecnun’udur. Bir beyitte bu husus ne güzel ifade edilir:
“Leyla’nındır Mecnun, Şirin’in Ferhat
Ben divane aşkın bînevasiyem.”
Evet, divane aşkın bînevası olmak lazım. Sadece O’nun için inlemek ve bunu da başkalarının göstereceği alâkaya bağlamamak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder