Mü’min her yerde onun huzurunu duymalı, her zaman
“Bana dünya ve içindekiler lâzım değil” diyebilmeli ve her şeyini onun için feda
etmeye âmade bulunduğunu günde birkaç defa ikrâr
etmelidir. Sabah kalkınca “Kapı kulunum; boynu tasmalı, ayağı prangalı kölenim;
kasem ediyorum senden ayrılmayacağım! Kovsan bile ayrılmayacağım senden!”
demeli; verdiği o vaadde sarsıntı yaşamış olabileceği
düşüncesiyle, öğle vakti yeniden ahd ü peymanını yenilemeli. İkindide bir kere daha... Akşam bir
kere daha Allah Teâlâ’ya verdiği sözü tekrar etmeli...
Yatağına girerken “Ne olur ne olmaz” deyip bir kere daha duaya durmalı; “Allah’ım, (rahmetini) umarak, (azabından)
korkarak kendimi sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim, işimi sana ısmarladım,
sırtımı sana dayadım. Senden başka sığınak, senden başka dayanak yoktur.
Allah’ım, indirdiğin kitabına, gönderdiğin peygamberine iman ettim. Allah’ım,
kullarını dirilteceğin gün beni azabından koru” yakarışıyla, hem Allah’a kul
olduğunu ikrar edip ona sığınmalı hem de Hâtemu’l-Enbiyâ’ya karşı vefa ve
sadâkatini ortaya koymalı.
Bir kul, hayatını
bu şekilde programlar; dünyaya burada yaşayacağı ömür kadar, uhrevî işlere de
ahirette kalacağı müddet kadar kıymet verir ve günde birkaç defa kulluk ahd ü peymânını yenilerse
dünya-ukba dengesini kurmuş olacaktır. Ayrıca böyle
bir kul, her hâdisenin çehresinde İbrahim Hakkı Hazretlerine ait şu sözlerin
doğruluğunu müşahede edecektir:
Nâçâr kalacak
yerde,
Nâgah açar ol
perde,
Derman olur her
derde,
Mevlâ görelim
neyler,
Neylerse güzel
eyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder