22 Aralık 2016 Perşembe

Nâçâr kalacak yerde

Mü’min her yerde onun huzurunu duymalı, her zaman “Bana dünya ve içindekiler lâzım değil” diyebilmeli ve her şeyini onun için feda etmeye âmade bulunduğunu günde birkaç defa ikrâr etmelidir. Sabah kalkınca “Kapı kulunum; boynu tasmalı, ayağı prangalı kölenim; kasem ediyorum senden ayrılmayacağım! Kovsan bile ayrılmayacağım senden!” demeli; verdiği o vaadde sarsıntı yaşamış olabileceği düşüncesiyle, öğle vakti yeniden ahd ü peymanını yenilemeli. İkindide bir kere daha... Akşam bir kere daha Allah Teâlâ’ya verdiği sözü tekrar etmeli... Yatağına girerken “Ne olur ne olmaz” deyip bir kere daha duaya durmalı; “Allah’ım, (rahmetini) umarak, (azabından) korkarak kendimi sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim, işimi sana ısmarladım, sırtımı sana dayadım. Senden başka sığınak, senden başka dayanak yoktur. Allah’ım, indirdiğin kitabına, gönderdiğin peygamberine iman ettim. Allah’ım, kullarını dirilteceğin gün beni azabından koru” yakarışıyla, hem Allah’a kul olduğunu ikrar edip ona sığınmalı hem de Hâtemu’l-Enbiyâ’ya karşı vefa ve sadâkatini ortaya koymalı.
Bir kul, hayatını bu şekilde programlar; dünyaya burada yaşayacağı ömür kadar, uhrevî işlere de ahirette kalacağı müddet kadar kıymet verir ve günde birkaç defa kulluk ahd ü peymânını yenilerse dünya-ukba dengesini kurmuş olacaktır. Ayrıca böyle bir kul, her hâdisenin çehresinde İbrahim Hakkı Hazretlerine ait şu sözlerin doğruluğunu müşahede edecektir:
Nâçâr kalacak yerde,
Nâgah açar ol perde,
Derman olur her derde,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder