Temkinli yaşamalı
insan. Ayaklarının sağlam bir zemin üzerinde olduğu, kulluk yolunda rahat
yürüyebildiği, şeytanın ona tesir edemeyeceği şeklindeki bütün düşünceleri
“Hayır, bunlar öyle görünüyor olabilir; fakat her an o zemin çökebilir; her
lâhza ayaklarım beni yolda koyabilir; şeytan bir yerden yolunu bulup
duygularımı kirletebilir” türünden temkin ifadeleriyle tadil etmeli. Mesela, az önce de ifade ettiğim gibi, gece karanlığında, bir binada tek başına “Ya
Rabbi!” deyip ağladığı anda bile “Belki birazdan birisi kapıdan içeri girer
de beni duyar ve ‘Şu adamın ihlâsına
bak!’ der” gibi bir
duyguya kapılmışsa insan, o an duasını, ağlamasını kesmeli; riya ile o temiz
sayfayı kirleteceğine, onun bir kısmını eksik bırakmalı.
Nitekim, seleflerimizin
hayatına bakarsanız bu ölçüyü gösteren pek çok misal görürsünüz. Mesela,
İbrahim b. Yezid En-Nehaî, Kur’ân okuduğu bir sırada kapısı
çalınınca önce Kur’ân-ı Kerim’i rafa kaldırıyor, sonra kapıyı açıyor. Ev halkı
neden öyle yaptığını sorunca da “Beni o halde görürlerse her zaman Kur’ân
okuyorum zannederler” diyor ve öyle bir görüntüyü riya kabul ediyor.
Bu kadar hassasiyetin bir vehim ve vesvese olabileceği de akla gelebilir; fakat halis
bir mü’mine
yakışan, sadece Allah’ın rızasını gözeterek amel etmeyi namus meselesi
bilmesidir. Allah’a ve ahirete inanan bir insan, ibadet ü tâati Allah’a tahsis etme hususunda
vesvese derecesinde
hassas davranmalı, bunu bir namus meselesi olarak telâkki etmelidir. En iyi söz
söylediği zaman bile, eğer içine riya ve dolayısıyla şirk ifade eden söz ve davranışlar
bulaşıyorsa, konuşmasını hemen kesmesini bilmelidir. Kaleminden Hz. Davud’un
mezâmiri gibi enfes mısralar döküldüğü bir sırada dahi, eğer
niyetinde bir
kirlenme görüyorsa kalemini anında kırmalıdır. Kırmalıdır, çünkü o ebediyete
talip olmuştur. Ebedî bir hayata talip olanın da bu hedef uğruna duygu
ve düşüncelerini
ömür boyu temiz tutmaya çalışması gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder