Bugüne kadar değişik ameliyelerle Din-i Mübin-i İslam’ın ruh ve özünü aksettirmeye matuf çeşitli yol ve yöntemler ortaya konmuştur. Mesela Nakşîlikte takip edilen yol şu ifadelerle hülasa edilir:
“Der tarîk-i Nakş-bendî lâzım âmed çâr terk:
Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk
Bunun manası şudur: Nakşibendî Tarikatı’nda dört şeyi terk etmek gerekir. Bunlardan ilk ikisi dünyanın ve ukbanın terkidir. Yani kişi dünyanın cazibedar güzelliklerini elinin tersiyle ittiği gibi, kul uğunu, “ben ‘Cennet’e gideyim” gibi bir mülahazaya da bağlamamalıdır. Zira “ubûdiyetin dâîsi (asıl sebep ve illeti) emr-i ilâhî, neticesi de rıza-i haktır.” Bu itibarla kul, mekiğini emr-i ilâhî ile rıza-i ilâhî arasında hareket ettirmeli ve hayat dantelâsını buna göre örgüleyerek ortaya öyle bir nakış çıkarmalıdır ki, melekler bile buna hayranlık duymalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder