27 Temmuz 2016 Çarşamba

Gıybet

Demek bir yerde bizim de ciddi bir rehabilitasyona, kendi insanlığımızı düşünüp onu yeniden gözden
geçirmemize ihtiyacımız var.
Kanaatimce hepimiz için geçerli bir husus bu. Zira çok küçük şeyleri büyütüyor, basit, dil ucuyla dahi olsa hemen gıybetlere giriveriyoruz. Böylece zihinler gıybet mülâhazasıyla kirletiliyor; gönül erin aydınlık çehresine gıybet ziftleri akıtılıyor.

Bakın, bu mevzuda, hesabını veremem korkusuyla dikkat etmeye çalıştığım bir hususu size nakledeyim. Diyelim ki burada bir arkadaşımız oturuyorken kalkıp dışarıya çıktı. Ben de onun gıyabında “Galiba ara sıra uykusu geliyor. Ben görmeyeyim diye kalkıp aşağıya indi.” şeklinde bir mülâhazaya girmiş veya bu mazmunu işmam eden bir laf ağzımdan kaçırıvermişsem, arkadaş bu sözümü duyduğunda rencide olabileceğinden, karşılaşır karşılaşmaz ona ilk sözüm, “Hakkınızı helal edin.” olmuştur. Çünkü gıybet büyük bir günahtır. Bir hadis-i şerifte geçtiği üzere, Peygamber Efendimiz (sal al âhu aleyhi ve sel em);  “Gıybet zinadan daha şiddetlidir.” buyuruyor.
“Bu, nasıl olur diye sorulduğunda ise şu cevabı veriyor: “Kişi zina edip tevbe eder de (bir daha yapmazsa), Allah Teâlâ onun tevbesini kabul buyurur. Fakat, gıybet eden, gıybet edilen tarafından affedilmedikçe, o günahı bağışlanmaz.” (Beyhakî, Şuabu’l-iman, 14/255) Demek ki gıybetin öyle nevi vardır ki, zinadan daha şiddetlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder