Ferdî tefekkür, tedebbür ve tezekkürün yanında insanın zirvelerde tutunmasını ve kazandıklarını kaybetmeksizin yoluna devam etmesini sağlayan önemli bir diğer vesile de sohbet-i cânandır. Bu öyle bir sevgi, öyle bir aşk ve öyle bir iştiyaktır ki, bir hak dostu heyecan dolu ifadeleriyle bu hissiyatını şöyle seslendirir:
“Keşke sevdiğimi sevse kamu halk-ı cihan!
Sözümüz cümle heman kıssa-i cânân olsa..!”
(Taşlıcalı Yahya)
Evet, fani bir varlığa gönlünü kaptıran, mecazi bir aşka dilbeste olan insanlar dahi, mahbubundan başka hiç kimseyi görmez, tanımaz olur. Bizim sevdiğimiz, iştiyak duyduğumuz ve âşık olduğumuz ise Allah’tır, Resûlullah’tır. İşte bundan dolayı biz arzu ederiz ki, bütün dünya bu hakikatlere dilbeste olsun. Herkes benim Allah’ımın adını ansın; benim Efendim’in (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) nam-ı celîlini yâd etsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder