Gönlü engin, vicdanı geniş, dünyalara sığmayan, bütün insanları kucaklayıp Cennet’e götürme arzu ve iştiyakı içinde bulunan bir insan, bir yerde, kıl kadar ehemmiyeti olmayan bir hususa takılıp kalabiliyor. Mesela bir anlık bir boşlukla şehevanî bir hisse yenik düşebiliyor. Çünkü insan, zihnine gelen bir hayal veya tasavvuru alıp geliştirdiği, az-biraz kurgulayıp nemalandırdığında hiç farkına varmaksızın öyle sahillere açılır ki, artık onun geriye dönüşü neredeyse imkansız hâle gelir. Cevdet isminde halk diliyle şii rler yazan bir çocukluk arkadaşım vardı. Onun yazdığı şiirin bir beyti bu hâli ne de güzel ifade eder. Şöyle derdi o çocukluk arkadaşım:
“İsyan deryasına yelken açmışım
Kenara çıkmaya koymuyor beni”.
Evet mebdei itibarıyla kıl kadar küçük bir şey, sizi alıp öyle bir yere sürükler ki, bir daha geriye dönme imkanı bulamayabilirsiniz. O yerleri gören gözünüz de artık hiçbir şeyi göremez hâle gelebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder