8 Haziran 2016 Çarşamba

İkaz

İzmir’e ilk gittiğim yıllarda Erzurumlu, hayatını Sünnet-i Seniyye çizgisinde sürdürmeye çalışan kıymetli bir arkadaşım vardı. Gözünün içine baktığınızda, onda size Allah’ı hatırlatabilecek mânâlar görürdünüz. Bu arkadaşıma bir gün şöyle bir teklifte bulundum:
“Yanlışlarımı gördüğün zaman sen beni ikaz edeceksin. Senin bir yanlışın olduğu zaman da ben seni uyaracağım.” Böylece çizgimizi bulma, Allah’ın bizi koyduğu yerde yörüngemizi takip etme ve yanlış yolda yürümeme adına birbirimize yardımcı olacaktık. İşte böyle bir mukaveleden sonra, namazın secde ve rükûlarında tesbihleri istenen seviyede söylememem karşısında bir gün yanıma geldi ve bana şöyle bir ikazda bulundu: “Falanlar gibi ne öyle namazı verip veriştiriyorsun. Allah’a en yakın olunan o hâli niye dolu dolu dua ile zenginleştirmiyorsun?” Şimdi bakın, onunla bu konuda bir kardeşlik mukavelesi yapmış olmamıza ve bunu da benim teklif etmiş olmama rağmen kemal-i teessüfle itiraf etmeliyim ki, fren yemiş araba gibi sarsıldım. Ancak, Rabbime hamd olsun ki, hemen kendi içime dönerek: “Şimdi iradenin hakkını verme zamanı. Bu onun vazifesi olduğu için benim mukabelede
bulunmamam gerekir. Zaten ben de bunu hak etmiştim. Namazda böyle bir hususa dikkat etmeliydim.” dedim.
Başka bir gün ben de bir hususta onu ikaz etmiştim. Zannediyorum o da aynı şekilde sarsılmıştı.
Bunu şunun için arz ettim: Siz başkalarının kusurlarını, eksik ve gediklerini onların yüzlerine karşı söylediğinizde, herkes bunu rahatlıkla içine sindirip hazmedemeyebilir. Bu açıdan bu tür durumlarda söylenecek şeyler usûlüne göre söylenmelidir. Bu konuda Efendiler Efendisi’nin (sallallâhu aleyhi ve sellem) üslûbu ne kadar latîf, ne kadar hoştur. Bildiğiniz üzere O, birisi bir kusur yaptığı zaman, cemaat içinde onu teşhir etmek suretiyle onun onuruyla oynamıyordu. Hemen minbere suud buyuruyor ve umuma hitap etmek suretiyle hem kusuru olan kişinin hem de diğerlerinin ders almasını temin ediyordu. Böylece hem muhatap rencide edilmiyor, hem de bir yanlış, yanlış olarak bırakılmayarak onun düzeltilmesi istikametinde bir gayret ortaya konmuş oluyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder