28 Haziran 2016 Salı

Küsme

Her ne kadar şimdiye dek hakikî ve mecazî diye bir tabir ve tasnifle meselenin üzerinde durulmamış olsa da, şahsın niyet ve maksadına göre biz küsmeyi böyle bir tasnif içinde ele alabiliriz. Buna göre, hakikî mânâda küsme mezmum bir hâl olsa da, mecazî mânâda küsme yer yer başvurulabilecek stratejik bir yol, stratejik bir hamledir. Meselâ bir insanın kendi evlatlarına karşı “Senden böyle bir şey beklemiyordum!” diyerek muvakkaten bir tavır alması mecazî bir küsmedir. Asr-ı Saadet’te yaşanan Îlâ Hâdisesi’ne de bu nazarla bakabilirsiniz. Bu noktada daha önce mükerreren arz ettiğim bir hatıramı müsaadenizle bir kez daha hatırlatmak istiyorum. İlkokul öğretmenim bir kere bir hâdiseden dolayı kulağımdan tutup, “Sen de mi?” demişti. Zannediyorum bana otuz tane değnek vursaydı bu kadar müessir olmazdı. Çünkü onun bu sözünde hem takdir, hem bir alâkayı hatırlatma, hem de benim o alâkayı kopardığıma/koparacağıma dair bir tembih vardı. Muallimimin bu davranışı, belki bir tavır almaydı ama onun bu tavrı, olumsuz bir yolda olduğumu hatırlatıp benim o yoldan dönmemi sağlayacaktı. İşte mecazî küsmeden kastımız budur. Yani ikaz edilecek şahsa karşı ölçülü bir tavır ve mesafeli bir duruş sergilemenin olumlu ve pozitif bir hedefe varma istikametinde bir metot olarak kullanılmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder