8 Ağustos 2016 Pazartesi

Baş eğmeyiz edânîye dünyâ-yı dûn içün

Hürriyetin diğer bir buudunu ise, kuvvetin hakta olduğu prensibine göre hareket etmek, zalim kuvvetlerin dayatmaları karşısında asla “pes” dememek ve başka güçlerin boyunduruğuna razı olmamak teşkil eder.

“Baş eğmeyiz edânîye dünyâ-yı dûn içün;

Al ah’adır tevekkülümüz, itimadımız”

diyen Bâkî böyle bir hürriyet düşüncesini seslendirir. Evet, şayet Allah’a tevekkül etmişsen ve O’na tam güveniyorsan üç-beş günlük dünya için sen de aşağılık kimselere baş eğmez, boyun bükmezsin. Hazreti İbrahim ve ona tâbi olanlar gibi “Ey Yüce Rabbimiz! Yalnız Sana güvenip dayandık, Sana yöneldik ve sonunda da Senin huzuruna varacağız.” (Mumtahine, 60/4) der ve hep dik durur, merdane yürürsün; ne zulmü alkışlar ne de zalime serfürû edersin. Allah’ı yegâne Azîz ve Hakîm bilmişsen, kalbini sıkıştıran ve ruhuna ağır gelen hadiseler karşısında bile “Vardır bir hikmeti..” deyip, en kötü şartları dahi lehine çevirebilecek bir Rabb’e dayandığını düşünerek rahatlarsın. Cenâb-ı Hakk’ı Gâlip ism-i şerifiyle tanımışsan, O’nun sözünün üzerine söz
olamayacağına, kudretinin üstünde herhangi bir kudret bulunamayacağına ve dilediği her şeyin mutlaka
gerçekleşeceğine kat’iyen inanarak sadece O’na kul olur ve diğer bütün kulluklardan kurtulursun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder