Haddizatında, her zaman Allah namına vermeli, Allah namına almalıyız. Allah namına vermeyen ve verirken minnet edip beklentilere giren gafil insanlardan hiçbir şey kabul etmemeliyiz. Çünkü, Bediüzzaman hazretlerinin ifadesiyle, “Ehl-i dünya, hususan ehl-i dalâlet, parasını ucuz vermez, pek pahalı satar. Bazen, bir senelik dünya hayatına bir derece yardım edecek bir mala mukabil, hadsiz bir hayat-ı ebediyeyi tahrip etmeye sebep olur.
Yaptığı yardıma mukabil bin kat fazla fiyat ister.”
İlk defa Avrupa’ya gideceğim zaman Yaşar Tunagür Hoca bana demişti ki; “Ehl-i dalâlet, sizden iki bardak çay parası koparacaklarına inanmasalar, kat’iyen size bir bardak çay içirmezler. Şayet, size bir arpa boyu destekte bulunmayı teklif ediyorlarsa, bilin ki, sizden sadece iki değil, belki dört-beş arpa çıkarmayı düşünüyorlardır, hesaplarında o vardır.”
Demek ki, Allah rızasını gözetmeyen ve dünyasını maddî çıkarlar üzerine kuran kimseler size ömür boyu diyet ödetme peşindedirler. Yeryüzündeki bütün ehl-i dünyanın ve hesaplarını dünyevî ölçülere göre yapanların niyeti böyledir. Bundan dolayı, bu hareketin bağımsızlığı üzerinde hassasiyetle durulmalı; hür başlayan ve hür devam eden diyalog ve eğitim faaliyetlerinin bundan sonra da millete ait bağımsız bir teşebbüs olarak kalmasına azami dikkat edilmelidir.
8 Ağustos 2016 Pazartesi
Yaşar Tunagür Hoca
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder