5 Ağustos 2016 Cuma

Efendiler Efendisi ve üslûp

Her yüce haslette olduğu gibi üslûp mevzûunda da zirveler zirvesini tutan Efendiler Efendisi’dir (sallal âhu aleyhi ve sellem). Malumunuz Uhud’da O’nun mübarek yanaklarına batan miğferi dişinin kırılmasına sebep olmuş, vücudu kan revan içinde kalmıştı. Hatta miğferin parçalarını çıkarmaya çalışırken Ebu Ubeyde b. Cerrah Hazretleri’nin de ön dişleri kırılmıştı. İşte, gayz ve nefretle dopdolu düşmanlarının kendisini öldürmek istediği böyle bir ortamda dahi Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm), mübarek kanı yere düşerse Allah o topluluğu helak eder endişesiyle Al ah’ım! Kavmimi bağışla, çünkü onlar beni bilmiyorlar” (Buhârî, enbiyâ 54; Müslim, cihad 104-105) diye dua etmişti. Keza Tâif dönüşünde başı-gözü taşlarla yarılmış, hatta tabanlarından kanlar akmıştı, ama O
(aleyhissalâtü vesselâm) bütün bunlar karşısında;
ﻲﻟِﺎ أُﺑَ ﻼَﻓَ ﻲﻠَﻋ
َّ َ  ﺐٌﻀَﻏَ ﻚَﺑِ ﻦْﻜُﯾَ ﻢْﻟَ  إِ
نْ  (…)س ﻨَّﺎﻟا ﻰﻠَﻋَ ﻲﻧِاﻮَﻫَوَ ﻲﺗﻮَﱢﻗُ ﻒَﻌْﺿَ ﻮﻜُ أَ
ﺷْ  ﻚَﯿْﻟَإ ﻢَّﻬُﻠّﻟاَ.
“Al ahım, güçsüzlüğümü, zaafımı ve insanlar nazarında hakir görülmemi Sana şikayet ediyorum. (…) Eğer bana karşı gazabın yoksa, çektiğim mihnetlere, belâlara hiç aldırmam.” (İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ, 1/211-212; İbn Hişâm, es-Sîratü’n-nebeviyye ) diyerek, tek kelimeyle dahi o tali’sizler hakkında bedduada bulunmamış, sadece kendi hâlini Rabbisine arz etmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder