26 Eylül 2016 Pazartesi

Bel’am İbn Bâura, Bersisa

Ellerinizi kaldırıp sürekli Cenâb-ı Hakk’a tazarru ve niyazda bulunmalısınız; amelinize, durduğunuz yere, konumunuza, dünden bugüne müktesebâtınıza ve içinde
bulunduğunuz şahs-ı manevînin kudsiyetine güvenme yerine, Cenâb-ı Allah’a teveccüh ederek O’nun
himayesine girmeye çalışmalısınız.. Hem dünün hem de bugünün Bel’am İbn Bâura’ları, Bersisa’ları önünüzde birer ibret tablosu olarak durmaktadır. Allah’ın dinini öğrenen, ilim ve irfan sahibi olan, duası mutlaka kabul gören ve İsm-i A’zam’ı da bilen Bel’am İbn Bâura küçük bir inhirafla açıldığı isyan deryasından bir daha dönememiş; o gün için mazhar olduğu nimetlere güvenip onları birer şımarıklık sebebi gibi algılayınca başaşağı yuvarlanıp gitmiştir. Eski devirlerde yaşamış üsturevî bir ibadet kahramanı olan Bersisa, bir zamanlar abid ve zahid bir kul olmasına rağmen, Cenâb-ı Hakk’a tam teveccüh etmeyip hayır ve hasenatına itimad edince şeytana aldanmış
ve bir anlık irâde zaafı neticesinde, elde ettiği her şeyi kaybederek bir şakî olarak vefat etmiştir. Bugün de yeryüzünde yüzlerce Bel’am ve Bersisa mevcuttur. Bunlar, senelerce koşup dururlar. Kıbleyi tam tayin edemediklerinden nereye koştuklarını bilemeden geçirdikleri seneleri her şeye rağmen sermaye kabul eder, onlarla avunurlar. Boşuna koştukları yıl arı sayar durur ve hep onlardan bahsederler. Fakat, bir şey kazanıp kazanmadıklarını hiç düşünmez ve hayatlarının muhasebesini yapmaya da asla yanaşmazlar. Dolayısıyla da, az gider, uz gider; dere tepe düz gider ama bir çuvaldız boyu bile yol alamazlar; mesafelere yenik düşerler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder