İbrahim Edhem hazretleri bir gün, “Allahım, Senin uğruna her şeyi terkettim; burada rahmetinin tecel ilerini ötede de Cemâlini görebilmek için yurdu-yuvayı arkada bıraktım; artık aşkınla beni parça parça etsen de, şu kalbim Senden başkasına kaymayacaktır.” mülahazalarıyla dopdolu olduğu bir sırada, metafta (Kâbe’nin etrafında tavaf yapılan yerde) oğlunu görür. Nasılsa, oğlu da onu görüp tanımıştır; göz göze gelir ve bir süre bakışırlar. Senelerin verdiği hasret, ikisini birbirine koşturur. İhtimal, onca sene ayrılıktan sonra, öyle bir karşılaşma Hazret’in his dünyasına büyük bir tûfan halinde tesir eder, onun gönlünde bir fırtına meydana getirir ve Hak dostu az da olsa içinin aktığını hisseder. Oğul kendini babasının kucağına atınca, o da yılların hicranıyla oğluna sarılır. Tam sarmaş dolaş olurlar ki, hâtiften bir ses gelir: “İbrahim, bir kalbde iki sevgi olmaz!” İşte o an İbrahim Edhem’den bir çığlık kopuverir: “Muhabbetine mani olanı al, Allahım!” Az sonra da oğlu ayaklarının dibine yığılır kalır.
Evet, İbrahim Edhem bir söz vermiştir Rabbine; “Beni parça parça etsen de, şu kalbim Senden başkasına kaymayacak!” demiştir. O vefa abidesi,mukarrebîndendir. Mukarrebînin en mümeyyiz vasfı, her an Allah’ın huzurunda olduklarını idrak etmeleri ve bu yakınlığa göre bir duruş sergilemeleridir. Onların gözleri rahmet tecel ilerinden başka şey görmez, kalbleri rıza-yı ilahîden başka bir şeyle uzun süreli meşgul olmaz. Onlar, Cenâb-ı Hak’la münasebetlerine mani olabilecek ne varsa, hepsini Allah için feda edebilirler. O Hazret de oğluyla meşgul olmayı bile huzurun edebine muhalif görmüş ve aldığı bir ikazla “Araya giren perdeyi kaldır Allahım!”
niyazında bulunmuştur.
Bu menkıbeyi hatırlatışımın ve şu sözlerimin manası, tabi ki “Herkes Allah’a ulaşmak için oğlunu, kızını, eşini-dostunu, evini-barkını terketmeli!” demek değil.. Fakat, bir ufuktan bahsediyorum; makam, mansıp, rütbe, pâye, mal, mülk…
14 Eylül 2016 Çarşamba
İbrahim Edhem hazretleri
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder