12 Eylül 2016 Pazartesi

Şefkat tokatları

Nur Müellifi, Kur’an hizmetinde bulunan adanmışların beşeriyet muktezası olarak yaptıkları hatalar neticesinde şefkat tokatları yediklerini anlatmış ve bu şefkat tokatlarının hizmette hâlisâne çalışanları intibaha getirerek onlara bir kere daha konumlarını ve vazifelerini hatırlattığını belirtmiştir. Hazreti Üstad, bu tokatları anlatmaya başlarken, hakperest ve mütevazı tabiatının gereği olarak önce kendi hakkında şefkat tokatı olduğuna inandığı hadiselere atıfta bulunmuş; sonra da kendilerinden izin alarak bazı talebelerinin başından geçen vakıaları nakletmiştir.
Bediüzzaman hazretleri, şefkat tokatı olarak isimlendirdiği hadiselerden birisini şöyle hikaye  etmiştir: “…Kur’ân’ı yeni bir tarzda yazmak hususunda talebelere bir vazife açıldı. Hakkı Efendi’ye de hisse verildi. Elhak, o hissesine sahip çıktı. Bir cüz’ü güzel yazdı. Fakat derd-i maişet zaruretiyle kendini mecbur bilip, gizli dâvâ vekâletine teşebbüs etti. Birden, bir şefkat tokadı yedi. Kalemi tutan parmağı muvakkaten kırıldı. “Bu parmakla hem dâvâ vekâleti yapmak, hem Kur’ân’ı yazmak olmaz” diye, lisan-ı mânâ ile ihtar edildi. Dâvâ vekâletine teşebbüsünü bilmediğimiz için, parmağına hayret ediyorduk. Sonra anlaşıldı ki, kudsî, sâfi hizmet-i Kur’âniye, gayet temiz, kendine mahsus parmakları başka işe karıştırmak istemiyor.”
Demek ki, bu türlü ilahî ikazlar, bazı hususî lütuflara mazhar olmuş insanlara konumlarını hatırlatmakta ve onların durmaları gerekli olan yeri gözden geçirmelerini sağlamaktadır. Aynı zamanda, konumlarının hatalara bile tahammülü olmadığını ve marifet ufuklarına yakışmayan davranışlarının bir şefkat tokatına sebebiyet
verebileceğini vurgulamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder