22 Ekim 2016 Cumartesi

Edep 2

Enbiyâ-ı izamın, Ashab-ı kiramın ve Selef-i salihinin hayatları bizim için birer edep tablosudur. Bizim de saygı duymamız ve karşılarında edep sınırlarını asla aşmamamız gereken mual imlerimiz, mürşidlerimiz ve rehberlerimiz ya da şöyle böyle kendisine çok borçlu olduğumuz insanlar vardır. Onlara karşı edep de, nezdi uluhiyette sevap getirici ve Al ah’ın rızasını kazandırıcı vesilelerdendir. Hele bu edebimiz Al ah’tan ötürü ise, yani, mahlukâtı Al ah’tan ötürü sevdiğimiz gibi insanlara karşı da Al ah’tan ötürü edepli davranıyorsak, o zaman gerçekten kazanma yolunda yürüyoruz
demektir.
Son cümle bana, Übeyy b. Ka’b ile İbn Abbas (Al ah ikisinden de razı olsun) arasında geçen bir hâdiseyi hatırlattı. Bir gün Hazreti Übeyy ata binerken Hazreti İbn Abbas onun atının üzengisini tutar. Übeyy bin Ka’b onun bu davranışı karşısında, “Sen ne yapıyorsun! Sen ki Peygamberin amcasının oğlusun…” deyince; İbn Abbas,
“Biz büyüklerimize hürmet etmekle emr olunduk.” der. Bu defa Hazreti Übeyy, İbn Abbas’ın elini tutup öper; “Biz de, ehl-i beyte karşı böyle davranmakla emredildik.” karşılığını verir. Onlar, bu hal eriyle birer edep abidesi olduklarını ortaya koydukları gibi saygılarının Al ah ve Peygamber sevgisinden kaynaklandığını da göstermişlerdir.
Her meselede olduğu gibi, edebi de tabiatın bir derinliği haline getirmek gerekir. İnsan işleye işleye, düşüne düşüne, üzerinde dura dura edebi tabiat haline getirebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder