24 Ekim 2016 Pazartesi

Kadrim bilinmedi deyip darılma

Infak sadece mala ve paraya münhasır değildir; ilim, fikir, kuvvet ve amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara infakta bulunulması gerekmektedir.
İşte, mal ya da para, ilim veya amel, sıhhat yahut zeka.. Cenâb-ı Al ah’ın lütuf buyurduğu her türlü rızıktan infakta bulunmak ve bu şekilde dine ve mil ete hizmet etmektir himmet. Zaten, dünden bugüne bu kudsî vazifeye dilbeste olan fedakârlar, mukaddes mefkure adına bir işin ucundan tutmak için el uzatırken karşılarında kendilerine de bir el uzandığını düşünmüş, böylece hem himmet etmiş hem de himmet dilemişlerdir. Kendi
kurtuluşlarını başkalarını kurtarmaya bağlamış ve böyle bir yolda yürürken gerekirse canlarını feda etmeye bile razı oldukları gibi maddî-manevî her türlü füyûzat hislerinden feragatta bulunmayı da daha baştan kabul
etmişlerdir. Bu adanmış ruhlar kelimenin tam manasıyla beklentisizlerdir. Evet, bu himmet kahramanları bütün bütün beklentisiz insanlardır; zira onlar, daha yolun başında

“Kadrim bilinmedi deyip darılma!

Bilinmeden göçüp gitti büyükler.

Darılıp yerinden sakın ayrılma!

Himmet bekler taşınacak bu yükler.”

nasihatını dinlemiş ve bu sözleri bir ahd ü peyman olarak kabul etmişlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder