19 Ekim 2016 Çarşamba

Gelir elbet zuhûra ne ise hükm-i kader

Tevekkül”, Allah’a güven ve itimat ile başlasa da onun ötesine çıkmak mümkündür. Kalben beşerî güç ve kuvvetlerden tamamen sıyrılıp neticede her şeyi Kudreti Sonsuz’a havale ederek tam bir itimada ulaşma ufkunda noktalanan rûhanî seyrin “teslim”, “tefviz” ve “sika” mertebeleri de vardır. İşte, bir insan “çocuklarımın geleceği” deyip onlar için yatırım yaparken bir diğerinin

Enderûnî Vâsıf gibi:

“Gelir elbet zuhûra ne ise hükm-i kader

Hakk’a tefviz-i umûr et ne elem çek, ne keder.”

demesi de yadırganmamalıdır. Bir insanın, beş-on yıl sonrasını düşünüp başkalarına muhtaç olmamak için tasarrufta bulunması beşer fıtratına verilirken, bazı insanların da İbrahim Hakkı hazretlerinin,

“Sen Hakk’a tevekkül ol,

Tefviz et ve rahat bul,

Sabreyle ve râzı ol

Mevlâ görelim neyler,

Neylerse güzel eyler."

sözleriyle ifade ettiği tevfiz zirvesinde seyretmeleri de o derecenin insanlarına has bir hal olarak değerlendirilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder