Güvenilir hadis kaynaklarında yer alan bir rivayete göre; bir gün bir Yahudi, Peygamber Efendimiz’in yanına gelerek “es-Selâmü aleyküm” der gibi yapmış, fakat, “es-Sâmü aleyküm” demişti. İbrânî dil erinde, “sâm” ölüm demekti; “es-Sâmu aleyküm” ise, “Ölüm sizin üzerinize olsun, canınız çıksın!” manasına gelmekteydi. O talihsiz adam, Allah Rasûlü’ne selam veriyormuş gibi yapıp “es-Sâmü aleyküm” deyince, onun maksadını anlayan
Hazreti Aişe validemiz biraz sinirlenip, “Ölüm, gazap ve lanet sizin üzerinize olsun; Al ah canınızı alsın!” diyerek ziyadesiyle mukabelede bulunmuştu. Meseleyi biraz nükteyle ele alacak olursak, mualla annemiz zahiren doğru
olanı yapmıştı; zira, selamı alan insanın verilen selama daha başka kelimeler ilave ederek mukabelede bulunması gerekir. Mesela, birisi size “es-Selâmü aleyküm” deyince, siz “Ve aleykümü’s-selâm” demekle yetinmez; “ve rahmetullahi ve berakâtuhu” sözlerini de ekler; hatta Hazreti Üstad gibi, “ebeden, dâimen, ebede’l âbidîn ve dehre’d-dâhirîn” diyerek selamı bitirirsiniz. İşte Aişe validemiz de –ona ruhlarımız feda olsun–
İnsanlığın İftihar Tablosu’na karşı öyle çirkin davrananlara ziyadesiyle cevap vermişti.
Bunun üzerine Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Hazreti Aişe’nin cevabını doğru bulmadığını ima ederek
”Eğer kötü söz tecessüm etseydi, çok çirkin tecessüm ederdi; nezaket ise, neyin üzerine konduysa onu süsledi ve onun makamını yüceltti.” buyurmuştu. Ümmü’l-mü’minîn, “Ya Rasûlallah! Onların “es-Sâmu aleyküm” dediğini duymadınız mı?” deyince de Efendimiz, “Evet duydum, ama onlara verdiğim cevabı sen duymadın mı? Ben de onlara, “Aleyküm – Size de” diye cevap verdim.” demişti.
“İman etmedikçe Cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe, olgun bir imana sahip olamazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız!…” diyen Rasûl-ü Ekrem Efendimiz, pek çok hadislerinde selamın önemi ve yaygınlaştırılmasının gereği üzerinde durmuştur. Bir sahabi, “İslamın hangi işi daha hayırlıdır?” diye sorduğunda, Efendimiz, “Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selam vermendir.” buyurmuştur.
Evet, Peygamber Efendimiz “Efşû’s-Selâm” diyerek, dilimizde de kul andığımız “fâş” kelimesinin farklı bir kipiyle selamı yaygınlaştırmamızı, uğradığımız her yerde emniyet telkin etmemizi, tanısak da tanımasak da karşılaştığımız herkese selam vermemizi ve selamı hiç terk etmediğimiz bir adet haline getirmemizi emretmiştir.
18 Ekim 2016 Salı
Selam
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder