Hazreti Ömer, Yemâme Savaşında kardeşi Zeyd bin Hattâb’ın şehid olduğu haberi karşısında, çok hayıflanmış;
“Sabâ yeli estikçe Zeyd’in kokusunu alıyorum.” diyerek hüzünlenip ağlarmış. Bir gün şâir Mütemmem bin
Nüveyre onu ziyârete gelmiş. Mütemmem’in kardeşi Mâlik de Yemâme Savaşında yer almış ama mürtedlerin
safındayken ölmüş. Hazreti Ömer’in hüznünü gören Mütemmen, “Ey Ömer, Yemâme’de senin kardeşin şehid
olup Cennet’e giderken benim kardeşim mürted olarak Cehennem’e girdi. Eğer benim kardeşim de senin
kardeşinin gittiği yere gitseydi, ben ona hiç üzülmez ve hiç hiçbir zaman ağlamazdım” demiş. Malumdur ki, Hazreti Ömer’in hüznü bunları bilmediği için değildi, ama kader-i ilahîye razı olmakla beraber sevdiklerden ayrılanın kalbinin hüzünlenmesi, gözünün yaşarması da insanın tabiatının icabıydı.
Evet, olduğumuza da hamd olsun; ya sokaklara korku salan şu serâzât, çakırkeyf insanlar gibi olsaydık; ya talihsizler safında yer alsaydık.. bu hâlimize de hamd olsun, demeli. Mükemmeliyet ve tamamiyetin peşinde olurken diğer taraftan da meseleye böyle bir hamd u senâ mülahazasıyla yaklaşmalı ve katiyen ye’se
düşmemeli. Tamamiyeti arama ve işin ciddiyetini görme insanı ümitsizliğe değil daha fazla gayret göstermeye sevketmeli..
Bildiğiniz gibi, hayatını ibadetle geçiren Esved b. Yezîd en-Nehâî vefat ederken çok korkuyor ve çok ağlıyor.
Gelip diyorlar ki; “Nedir bu hıçkırıklar, günahlarından mı yoksa ölmekten mi korkuyorsun?” Bunun üzerine o büyük Hak dostu, “İnne’l-emra ciddün – Hayır hayır, iş çok ciddi; ben günahlarımdan ya da ölümden değil, küfür üzere ölmekten korkuyorum.” diyor. Vefat ettikten sonra rüyada görüyorlar; “Orada ne muamele gördün, nasıl karşılandın?” diye soruyorlar; “Val ahi, nübüvvet’le aramda dört parmak bir mesafe kalmış gibi muamele ettiler.”
cevabını veriyor. Esved b. Yezid, Alkame, İbrahim Nehaî.. gibi insanlar rıza-yı ilahiye muhalif bir davranışta bulunma korkusuyla yaşamış, hayatlarını havf ufkunda sürdürmüş; hayır adına yapıp ettiklerine ve ibadet u taatlerine hiç bel bağlamamış, imanlı olarak ölememe endişesini hep taşımışlardır ama bütün bunlara rağmen ümitsizliğe de katiyen düşmemiş, rahmet-i ilahiyenin onların imdadına da yetişeceği recasını gönül erinde hep canlı tutmuşlardır. Al ah dostlarının hiçbirisi ye’se düşmemiştir; çünkü Hazreti Üstad’ın ifadesiyle; Yeis, mâni-i herkemâldir.. Ümitsizlik hastalığına yakalananların kemale ve tamamiyete yürümeleri mümkün değildir.
22 Ekim 2016 Cumartesi
Ümitsizlik
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder