Cenab-ı Hakk’ın yarattığı varlığa karşı muhabbeti Zatına olan sevgisinin bir ifadesidir. Bu hakikati izaha
geçmeden önce sevgi kavramı açısından bir hususun farkına varılması gerekir; sevgi aslında bir zaaftır, birine karşı belki de elde olmadan gösterilen bir temayüldür. Onun için sevgiyi Zat-ı Uluhiyete isnad ettiğimizde ve buna
benzer durumlarda, O’nu münezzeh ve müberra gösterme ihtiyacını hissediyoruz, “La teşbih” diyoruz; diyoruz
çünkü başka türlü ifade etme imkanımız yok.
Bir örnek arz edelim isterseniz; Süleyman Çelebi mevlidinde;
Gel Habibim ben sana aşık olmuşam,
Cümle halkı sana bende kılmışam
diyor. “Aşık olmuşam” sözünü nasıl izah edersiniz? Aşk, insanın çok defa elinde olmadan özel ikle karşı cinse
gösterdiği temayülün adıdır, bir zaaf göstergesidir ve bunlar bizim telakkimize göre Zat-ı Uluhiyet açısından ters
şeylerdir. Fakat şu da bir gerçek ki başka türlü ifade imkanımız yok.
Meselenin bir başka yönü ise Zat-ı Uluhiyet’in mevcudiyeti mülahazasına bağlı olarak yapılan temsil ve
teşbihlerdir. İşte bu noktada ben temsil desem de teşbih demeden kaçınıyorum. Çünkü el, ayak, kudret konuşma, idrak, dileme gibi kavramlar ister istemez insan zihnine bütün bunlarla muttasıf varlıkları akla getiriyor.
Onun için bu türlü misal verilmesinin gerekli olduğu yerlerde “Velehü’l meselü’l a’lâ” veya “Bir misal e meseleyi
ortaya koyma, vaz’etme” demeyi tercih ederim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder