Hazreti Üstad’ın ifadesiyle, en eşref mahluk olan insanda hitap çiçeği açmıştır. O, hem kendisine konuşulan, muhatap alınan bir varlıktır, hem de kendisi konuşur, duygu ve düşüncelerini ifade eder. İnsanın dili hem Al ah’ın en büyük nimetlerindendir, hem de potansiyel olarak insana verilen en büyük bir nıkmettir; evet dil, bazen bir rahmettir, bazen de bela ve musibettir. Rivayete göre; bir gün Davud Peygamber, Lokman aleyhisselam’dan bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça et getirmesini istemiş; Hazreti Lokman da, ona kestiği hayvanın dilini ve yüreğini getirmiş. Birkaç gün geçince Davud Aleyhisselâm bu defa hayvanın en kötü yerinden iki parça et getirmesini istemiş. O yine dilini ve yüreğini getirmiş. Hazreti Davud, bunun sebebini sorunca Hazreti Lokman şöyle demiş: “Bu ikisi iyi olursa, bunlardan daha iyisi, kötü olursa da bunlardan daha kötüsü olmaz.”
Evet, dil hayırda kul anılırsa, insanı kaldıran, yükselten, âlâ-yı il îyîn-i kemâlâta çıkaran bir uzuvdur; şerde istimal edilirse de, onu batıran, alçaltan ve esfel-i sâfilîne düşüren bir organdır. Dil, bazen insanı alır Cennete götürür; bazen de onu başaşağı Cehenneme sürükler.
Hazreti Enes (radıyal ahu anh) şu sözleriyle dilin bir hüsran sebebi olabileceğini ifade etmektedir: “Bir adam, vefat eden bir şahıs hakkında, Rasûlul ah aleyhissalâtu vesselâm’ın da işiteceği şekilde “Cennet mübarek olsun!”
demişti. O söz üzerine Al ah Rasûlü buyurdular ki: “Nereden biliyorsun? Belki de o mâlâyânî konuştu veya kendisini zengin kılmayacak bir miktarda cimrilik etti!” Evet, insanı, Al ah’tan, Cennetten ve insanlardan uzaklaştıran ama Cehenneme yaklaştıran cimrilik gibi, mâlâyânî, çok ve gereksiz konuşmalar da bir uzaklık ve hüsran sebebi olabilmektedir. Ümmetini böyle bir akıbete karşı ikaz eden Al ah Rasûlü (aleyhissalâtu vesselam) buyururlar ki: “Kul (bazen), Al ah’ın rızasına uygun olan bir kelamı, ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Al ah o söz sebebiyle kulun Cennetteki derecesini yükseltir. Yine kul (bazen) Al ah’ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Al ah, o sözden dolayı onu cehennemde yetmiş yıl ık aşağıya atar.”
Az, öz, yerinde ve bir lüzuma binaen konuşmanın bir fazilet, boş ve çok konuşmanın da bir zaaf ve felaket sebebi olduğu ile alakalı hadis-i şeriflere bakılırsa, en büyük söz sultanı olan Peygamberimizin beyana çok önem verdiği görülecektir.
15 Kasım 2016 Salı
Konuşma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder