Üstad,
“Mühim ve büyük bir umûr-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşırdemiyor mu? Eğer hayırlı işlerin arkasındaysanız, şeytan ve onun cinnî-insî dostları sizinle de uğraşacaklardır.
Peki neden başkalarıyla uğraşmıyorlar? Niye uğraşsınlar ki? Anlatılır ya: Birisi, caminin önünden geçerken bakmış ki orada başka biri bekliyor. “Sen kimsin, burada ne bekliyorsun?” diye sormuş. Karşıdaki cevap vermiş:
“Ben şeytanım, şu camiden çıkacak insanları bekliyorum. Elimdeki şu gemleri onların kafalarına vuracak ve istediğim tarafa yönlendireceğim onları.” Adam tekrar sormuş; “Benim için getirdiğin gem hangisi?” Şeytan cevap vermiş: “Senin için geme lüzum yok ki; sen zaten kendi ihtiyarınla arkamdan koşturup duruyorsun.” Evet, tabiatı
dalalete, küfre kilitlenmiş bir varlıktır şeytan. Başka şeyleri düşünmeye, faydalı işleri mülahazaya almaya içinde hiç boşluk kalmamıştır onun. Mütemâdî kine, nefrete, düşmanlığa kilitlenmiştir.. Ebû Leys Semarkandî, Tenbîh’ul Gâfilîn’in son bahsinde Peygamber Efendimiz ve şeytanın karşılaştığından, Efendimizin ona on tane soru sorduğundan bahsediyor. Soruların birinde Peygamber Efendimiz, “En çok kimden nefret ediyorsun?” deyince
“Senden” diye cevap veriyor mel’un. Elbette O’ndan nefret edecektir. Çünkü O’nun, kâinatın yüzüne serptiği nurlarla varlığın mânâsı ve mahiyeti okunmuş; şeytanın oyunları bozulmuştur. Çünkü O olmasaydı eşyânın mahiyeti anlaşılamayacaktı.. O olmasaydı biz Enbiya’yı tanıyamayacak.. O olmasaydı dünya ve ukbâyı
anlayamayacaktık. Elbette şeytan onun düşmanı olacaktır. Ondan sonra da derecesine göre, peygamber
varislerine düşmanlık edecektir.
8 Kasım 2016 Salı
Şeytan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder