19 Kasım 2016 Cumartesi

Sallallahu aleyke ya Rasûlallah

Cenabı Hakk’ın isminin yanında Efendimizin de adının bulunmasıyla alakalı Endülüslü büyük alim Kadı Iyaz, Şifa-i Şerif’inde şunu nakleder: Hazreti Âdem, kendisine yasaklanan meyveden yedikten sonra Cenâbı Al ah’a Efendimizi şefaatçi ederek yalvarmış; “Muhammed hürmetine beni affet!” demiştir. Al ah Teâlâ’nın, “Sen Muhammed’i nereden biliyorsun?” sorusuna karşılık da, “Ben, Cennet’in kapısında ‘Lâ ilâhe il al ah, Muhammedun rasûlul ah’ yazısını gördüm. İsmi, Senin İsm-i Şerifi’nin yanında anılan biri, Sen’in yanında en kıymetli olsa gerek!” şeklinde cevap vermiştir.
Bazı kitaplarda rivayet edildiğine göre, ezanı işiten kimse, birinci “Eşhedü enne Muhammeden Rasûlul ah”
denilince: “Sal al ahu aleyke ya Rasûlal ah = Al ah sana salât etsin, ey Al ah’ın Peygamberi!” der. İkinci defa,
“Eşhedü enne Muhammeden Resûlul ah” denilirken de “Karret aynî bike, ya Rasûlal ah = Gözüm seninle aydın oldu/olsun, ey Al ah’ın peygamberi!” der. Bunları söylerken de, baş parmaklarının uçlarını öperek gözlerine sürer ki, bunun müstahab olduğu ifade edilir. Gözüm seninle aydın oldu… ne güzel bir söz. Hani, Türkçemizde “göz aydınlığı” tabirini kul anırız.. çocuğu doğana, oğlu askerden gelene, evladını evlendirene… hep “gözünüz aydın olsun” deriz ya!. İşte “Karret aynî bike ya Rasûlal ah” sözünün karşılığıda aynı manadır. Yani, onun nam-ı celilinin her ilan edilişinde âdetâ yeni bir viladete, yeni bir vuslata ve bambaşka bir şeb-i arûsa şahit oluyor gibi “Ya Rasûlul ah, Seninle gözümüz aydın oldu” deriz: Sen geldin her şey karanlıktan kurtuldu, her varlık ışığa gark oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder