19 Kasım 2016 Cumartesi

Sus ey dîvâne!

Fevkaladeden bir Heraklit bekleyişi mazlum ve mağdur mil etlerin kaderî mülahazaları olmuştur. Hani M.
Akif,

“Sus ey dîvâne! Durmaz kâinâtın seyr-i mû’tâdı,

Ne sandın? Fıtratın ahkâmı hiç dinler mi feryâdı?

Bugün, sen kendi kendinden ümid et ancak imdâdı;

Evet, sen kendi ikdâmınla kaldır git de bîdâdı

Cihan kanûn-i sa’yin, bak, nasıl bir hisle münkâdı!

Ne yaptın? "Leyse li’l-insâni il â mâ se’â" vardı.”

der ya; işte, kendi cehd ve gayretleriyle o bîdâdı kaldırma hakikatine kapalı bir kısım tembel ruhlar, miskin ve âciz fıtratlar gökten gelecek böyle bir Heraklit beklemektedirler. Sünnî dünyaya göre de bunun bir hakikati ve Mehdî bekleme temayülü vardır; fakat ehl-i sünnet anlayışına göre ona insan üstü özel ikler atfedilmez; toplumu İslâm’a yöneltecek bir yönetici, bir ilim, kalb ve ruh adamı olabileceği ifade edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder