İsraf… Bütün insanlığın iktisadi anlamda belini büken bir kanser o. Geçenlerde sordum arkadaşlara banyolarda
kul andığımız kağıt havluların fiyatlarını. Bir rakam söylediler, ucuz veya pahalı önemli değil, önemli olan onun
tam-tekmil kul anılması, israf edilmemesi. Bilmem medâr-ı fahr olur mu ama örnek olması açısından söylemekte
mahzur görmüyorum; burada mecburiyetten dolayı kul andığımız kağıt havluların her bir parçasını üç-dört kere
kul anıyorum ben. Önce elimi-yüzümü siliyorum, sonra ayaklarımı kuruluyorum, sonra da banyo tabanını siliyor,
sonra atıyorum. İsraf olur diye lüzumsuz yanan ışıkları hemen söndürüyorum. Ama aynı hassasiyeti her yerde
göremiyorum. Yemeden içmeden tutun, giyinmeye kadar herşeyde israf hakim hayatımıza.
Bediüzzaman Hazretleri’nin İktisat Risalesinde ortaya koyduğu düsturlara bakın. Hapishanelerde işkenceler,
sıkıntılar, açlıklar, susuzluklar ve bunların karşısında sarsılmaz bir iman, ahirete bakış, kadere rıza… Ve sonra bakıyorsunuz, o sıkıntılara maruz kalan insan sürekli şükürle, Al ah’a hamd u senayla dimdik ayakta. Bizim de
aklı başında, iyi yetişmiş, maksadını güzel ve takılmadan ifade eden insanlara ihtiyacımız var. Ta ki çıksınlar
televizyon programlarına bu örnekleri dile getirsinler, girsinler halkın içine mazhar olduğumuz Al ah’ın lütuflarını
nazara versinler, insanları nankörlükten kurtarsınlar, O’nun bize olan lütuf ve ihsanları karşısında tam bir kul uk
sergilememiz gerektiğini anlatsınlar.
19 Kasım 2016 Cumartesi
İsraf
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder