19 Kasım 2016 Cumartesi

İsraf

İsraf… Bütün insanlığın iktisadi anlamda belini büken bir kanser o. Geçenlerde sordum arkadaşlara banyolarda
kul andığımız kağıt havluların fiyatlarını. Bir rakam söylediler, ucuz veya pahalı önemli değil, önemli olan onun
tam-tekmil kul anılması, israf edilmemesi. Bilmem medâr-ı fahr olur mu ama örnek olması açısından söylemekte
mahzur  görmüyorum; burada mecburiyetten dolayı kul andığımız kağıt havluların her bir parçasını üç-dört kere
kul anıyorum ben. Önce elimi-yüzümü siliyorum, sonra  ayaklarımı kuruluyorum, sonra da banyo tabanını siliyor,
sonra atıyorum. İsraf olur diye lüzumsuz yanan ışıkları hemen söndürüyorum. Ama aynı hassasiyeti her yerde
göremiyorum. Yemeden içmeden tutun, giyinmeye kadar herşeyde israf hakim hayatımıza.
Bediüzzaman  Hazretleri’nin  İktisat Risalesinde  ortaya  koyduğu  düsturlara  bakın.  Hapishanelerde işkenceler,
sıkıntılar, açlıklar, susuzluklar ve bunların karşısında sarsılmaz bir iman, ahirete bakış, kadere rıza… Ve sonra bakıyorsunuz,  o  sıkıntılara  maruz kalan insan sürekli şükürle, Al ah’a hamd u senayla dimdik ayakta. Bizim de
aklı  başında,  iyi  yetişmiş, maksadını  güzel  ve  takılmadan  ifade  eden  insanlara ihtiyacımız  var.  Ta  ki  çıksınlar
televizyon  programlarına bu örnekleri dile getirsinler, girsinler halkın içine mazhar olduğumuz Al ah’ın lütuflarını
nazara versinler, insanları nankörlükten kurtarsınlar, O’nun bize olan lütuf ve ihsanları karşısında tam bir kul uk
sergilememiz gerektiğini anlatsınlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder