19 Kasım 2016 Cumartesi

Lev kâne hubbuke sâdikan

Sevgi  ile  alakalı  bir  örnek  daha  arzedelim  isterseniz;  Kur’an-ı  Kerim’de  “İn  küntüm  tuhibbûnal âhe  fettebiûnî
yuhbibkumul âh – Eğer Al ah’ı seviyorsanız bana ittiba edin ki Al ah da sizi sevsin.” buyuruluyor. Buradaki Al ah
sevgisini nasıl anlayacağız? Selef bu mevzuda; “Detaya inmeyelim, çünkü mezel e-i akdamdır (ayakların kayma
noktasıdır),  inhiraflar,  sapmalar  yaşayabiliriz.”  demiş. Ama  bazıları  da  tam  aksine  farklı  bir  zaviyeden  bu Al a
sevgisini,  kısmen  aşık-maşuk  münasebetini  andıracak  şekilde  ele  almış  yazı  ve  şi rlerinde.  Mesela,  Rabiatü’l
Adeviye;

“Lev kâne hubbuke sâdikan le eta’teh

İnne’l muhibbe limen yuhibbu mutîu –

Senin Cenab-ı Hakk’a
olan  sevgin  iddia  ettiğin  gibi  doğru  olsaydı  O’na  itaat  ederdin.  Zira  seven  kimse  Sevdiği’ne  itaat  eder.”  diyor.
Efendimiz sal al âhu aleyhi ve sel em’e “Habibul ah” denmesini de bu zaviyeden değerlendirebilirsiniz.Zira eğer sadece Efendimiz’in Al ah’a olan sevgisinden bahsedilseydi -ki bazıları insan Al ah’ı sevemez, itaat eder derler,
bu Al ah’ı bilmeyenlerin kabaca laflarından ibarettir- O’na “Habibul ah” denmezdi de “Muhibbul ah” denirdi. Oysa
ki “Habibul ah” siga açısından hem fail hem de mef’ul manası verir. Bu durumda “Habibul ah” Al ah’ı seven ve
Al ah tarafından sevilen manasına gelir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder