19 Kasım 2016 Cumartesi

Hakiki kainatın hikmeti

Biz Al ah’ı yarattığı mahlukatıyla biliyoruz, tanıyoruz. Öte yandan göremediğimiz şeyler gördüklerimizin milyonda birini bile teşkil etmiyor. Evet, siz bu dünyayı çok önemli görmeyin, gözünüzde çok büyütmeyin. “Galaksiler varmış, on trilyon senelik ömürleri varmış.. dev cüsseli güneşler varmış, bunlardan bazıları kendi enerjilerini tüketmişler.. en başta her şeyin mahiyeti bir hidrojenmiş, sonra helyuma dönmüş, hala da bu dönüşüm devam ediyormuş.. sönen, enkazı üzere çöken bir kısım dev cüsseler bazılarının kehanetlerine göre öbür alemin kapıları gibi kara delikler haline gelmiş…” Bütün bunlar doğrudur ve değişme, tebeddül, tegayyür dediğimiz şeylerdir. Ama bunlar, mesela galaksiler değil trilyon, isterse trilyon defa trilyon sene ömürleri olsun, ezel ve ebed karşısında bir sıfır ifade ederler sadece. Demek Cenab-ı Hak sıfır değerli bir zaman içinde bir çeşit kendini göstermek istemiş ve kainatı yaratmış ve onu mütalaa etmesi için de insanı yaratmıştır.
Bize kalırsa bunlar çok büyük bir projedir. Ama asıl önemli olan bu projenin insanı netice vermesidir.

“Hakiki kainatın hikmeti

Dünyaya gele şu mükerrem insan hazreti.”

Ama sonuç olarak hem bu muazzam kainat ve hem onun fihristesi olan insanın fani olmaları itibarıyla Sonsuz karşısında değerleri ancak sıfır nisbetindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder