15 Kasım 2016 Salı

Veli

Hazreti Ali, Hazreti Talha, Hazreti Zübeyr ve Ümmü’l-mü’minîn Hazreti Aişe hepsi veli idi. Ama kendi aralarında içtihad farklılığından kaynaklanan kanlı mücadelelere girdiler.” Hazreti Aişe’ye Cemel’de Al ah Rasulü’nün
“Hav’eb köpeklerinin” havladığı bir yerde, “Ezvactan birisi bir hata neticesi bu yol ara düşecek.” hadisi hatırlatılınca içtihadından geriye dönüyor. Demek veli bile olsa Al ah bildirmeyince bilmiyor. Öyleyse, her devirde fertler içinde veya İslam’a hizmeti gaye edinmiş cemaatler içinde çok büyük veliler olabilir. Al ah bildirmezse o kişiler veliliklerini bilmezler.
Meselâ, Alvar İmamı’nın yanına gidip-gelen bir Medet Efendi vardı. Az da olsa beraber kaldığımız zaman da oldu. Kendisi Erzurumluydu ve Abdülhamid Cennetmekan Hazretleri’nin yâveri idi. İttihatçılar onu yüzbaşıyken alaşağı etmiş ve tımarhaneye atmışlar. Beraber kaldığımız dönemlerde yetmiş küsür yaşındaydı, ben ise ondört-onbeş. Nice kerametlerini gördüm ben onun. Alvar İmamı derdi ki: “Bu zat ermiş. Bir seviyenin insanı ama kendi farkında değil onun.”
Belki bu, onlar hakkında Al ah’ın ayrı bir lütfu ve ihsanıdır. Çünkü bazı tabiatlar vardır ki konumlarını bildiklerinde onu caka mevzuu yapabilirler. “Şu rüyayı gördüm, şunu şöyle müşahede ettim” derler, Al ah’ın lütuflarını deşifre ederler, ederler ve ihsan edilen o sırları etrafa çerez dağıtır gibi dağıtır ve bitirirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder