Siz Onun sevgisi, hoşnutluğu ve şefaati arkasında bu kadar koşarsanız, o Rahmet Peygamberi de mutlaka geri dönüp size teveccüh buyuracak ve elinizden tutacaktır. Alvar İmamı’nın ifadeleriyle sorayım:
“Sen Mevlayı seven de Mevla seni sevmez mi?
Rızasına iven de Hak rızasın vermez mi?
Sen Hakk’ın kapısında canlar feda eylesen,
Emrince hizmet etsen Al ah ecrin vermez mi?”
Evet, “Sen gönülden bir kerecik ‘ya Rasulal ah’ deyiversen, O “ümmetim!..” deyip imdadına koşmaz mı?” Kaldı ki, yine Üstadımızın dediği, bazı sâdık kâşiflerin ifade ettiği ve bir kısım kitaplarda da geçtiği gibi, mahşerde
“ümmetî, ümmetî” diyecek olan Şefkatli Nebî, doğduğu zaman da “ümmetî, ümmetî” demişti. Al ah, Onu çok özel bir mahiyette yaratmış ve gönlünü insanlığın kurtuluşuna bağlamıştı. Diğer peygamberlerin şefkati onun şefkatinin yanında deryada katre kalırdı. Öyleyse, siz bir kerecik “habibî” deseniz, o da mutlaka “ümmetî” diye çağrınıza icabet edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder